İslamiyet'te Hadisler ve Kadın!

İslamda reform bu günlerde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanımızın de dile getirdiği bir konu. Bu reformun hangi alanlarda ve nasıl yapılacağı kendisinden önce de böyle söylemlerde bulunan kişilerin yaptığı gibi ne yazık ki havada kalmakta. Reform uygulamada mı yoksa öğretilerde mi olacak.

HADİSLER KALDIRILINCA ŞİDDET DURUR MU?

'Kadının en makbulü koyun' diyen hadis olmaz

Diyanet İşleri Başkanlığı, kadını aşağılayan ve doğruluğu olmayan hadislerin ayıklanması için kolları sıvadı. Hz. Muhammed'in söylediği hadisleri 5 ciltlik kitaplarda toplamaya hazırlanan Diyanet, böylece başta töre cinayetleri olmak üzere son zamanlarda artan kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlıyor
17.06.2006

“Diyanet İşleri Başkanlığı, Hazreti Muhammed'e atfedilen ancak doğruluğu olmayan, kadını aşağılayan ve ona karşı şiddeti öven hadisleri ayıklamak için harekete geçti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu'nun talimatıyla başlatılan çalışmayla, töre cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin önlenmesi amaçlanıyor.

“Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, töre cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin kendilerini derinden üzdüğünü belirterek, "Hz. Peygamber'in kadına şiddeti içeren hiçbir hadisi yoktur" dedi. 3 yıldır kadın hakları konusunda çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyleyen Prof. Bardakoğlu, kadına karşı şiddeti içeren hiçbir dini metnin hadis olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Kadına şiddeti onaylayan, kadına karşı ayrımcılığı destekleyen hiçbir dini referans yoktur.”

 Ben bu yazıyı bir gazeteden aldım ama bu günlerde pek çok gazetede aynı haberi görmek mümkün. Diyanet İşleri Başkanlığı kadına şiddeti önlemek için böyle bir uygulamaya mı gitti yoksa bu uygulamayla gerçek ve yalan hadisleri mi ayırmayı amaçlıyor anlamış değilim. Bu konuda haberleri okuduğumda yapılan çalışmanın sadece kadına yönelik hadislerin bazılarının yanlış olduğunu anlıyorum. Meğerse bu güne kadar sahihi hadis zannettiğimiz hadislerin doğru olmadığını öğrenmiş olduk.

İslamda reform bu günlerde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanımızın de dile getirdiği bir konu. Bu reformun hangi alanlarda ve nasıl yapılacağı kendisinden önce de böyle söylemlerde bulunan kişilerin yaptığı gibi ne yazık ki havada kalmakta. Reform uygulamada mı yoksa öğretilerde mi olacak.

Anlaşılan kadınlar konusunda yapılan reform önce hadislerden başlamakta. Kadının toplumdakini yerini belirleyen en büyük etkenlerden biridir din. Özellikle dini algılama ve uygulamalar kadının statüsünü, kıyafetini, eğitimini, ilişkilerini, kariyerini direk olarak etkilemektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığının bu çalışmasının bana düşündürdüğü iki konu var.

Birincisi; Bu güne kadar İncil’in yazılması ve toplanması hakkında söylenenlerin başında zaman içinde değişime uğradığı, papazlar ya da din adamları tarafından içeriğinde oynandığıdır. Bu hadislerin yüzyıllardır “sahih hadis” olarak bilinmesi ve bu gün birden bire gerçekliklerini kaybetmeleri ilginçtir. Sayın Dr. Hidayet Turksal’ın açıklamasına göre “Bu hadislerin de uydurma, yanlış olduğu bilimsel metotlarla ispatlandı.”(Hurriyet 17 Haziran 2006)

Bu bilimsel metotların hangileri olduğu yine sadece havada kalmakta. Eğer İncil yukarıdaki gibi bir suçlamaya maruz kalıyorsa şimdiki bu diyanetin çalışmasına da insanların nasıl tepki göstermedikleri beni şaşırtıyor.  

 

İslamiyet’in Asrı Saadet dini olarak görülmesi ve bütün çağlar için geçerli kurallar ve inancı içerdiği göz önüne alınırsa bu tür reformların nedenini açıklamak zor oluyor. Diyanet’in çalışmasına konu olan hadislerin sahih hadis olarak yüzyıllardır kabul edilmesi bu günkü Müslümanların geçmişteki Müslümanlardan daha bilgili olduklarını mı gösteriyor. Yoksa bir inanç duruma göre değiştirebiliyor, bazı şeyler eklenip çıkarılabiliyor mu?

Hadisler yüzyıllardan beri bilinmekte, İslamiyet’in kadına bakış açısına etkide bulunmuş, ayetleri yorumlarken yardım etmiş, şeriat kanunlarını hazırlamakta bile rol oynamıştır. Bu şimdi Türkiye’de değiştiğine göre diğer İslam ülkelerinde de değişmesi gerekli değil midir? Diyanetin bu çalışması islamiyet’e nasıl bir etkisi olacaktır? Diğer İslam ülkelerinden herhangi bir kurul, komisyon ya da ona y alınmış mıdır?

Sanırım bu soruların cevaplarını şu an için alamayacağız.

Diyanet işlerinin internet sitesine gidip kadın yazdığınızda çıkan sonuçları şöyle bir araştırdığınızda neler çıktığına bir bakın. Ayıklanmış hadislerden biri de çok ilginçtir ki İslam Peygamber Muhammed’in veda hutbesindendir “"... Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız: Namusunuzu korumaları, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır... Kadınların sizin üzerinizdeki hakları: Her ülkenin kendi geleneğine uygun şekilde onların rızklarını ve giyimlerini temin etmenizdir."

Diğer merak ettiğim ve aklıma takılan hususlar ise direk olarak kadının konumu hakkındadır. Diyelim ki bu hadisler ayıklandı ve gerçek olmadığı gerekçesiyle hadis kitaplarında ve uygulamalarda yerini almamaya başladı. Ancak İslamiyet’in kadına bakışı sadece hadislerle sınırlı değil ki. Hadisler esasen farzların uygulanışını ve sünnete yol gösterici olarak görülür. Ancak Kuran ayetlerinde de Kadına yönelik bazı hususlar vardır ki bunlar hakkında Diyanet’in nasıl bir yol izleyeceğini çok merak etmekteyim.

“Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah'a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü'minler'i müjdele.” Bakara suresi 223

"Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür"(Nisa/4/34)

"Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler." (Bakara/228)

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı, erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır.Serkeşlik etmelerinde endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa onların aleyhine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür." (Çevirideki "serkeşlik", ayetteki "nuşuz"un karşılığıdır. "Serkeşlik", Türkçe sözlükte şu anlamdadır:"kafa tutma, baş kaldırma." )

Böyle bir ayetin getirdiği sonuç kaldırılmaya çalışılan hadislerin sonucundan daha mı az zarar verir? Hadislerin kaldırılma gerekçesi “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” olduğu açıklanmıştır. Ancak demek ki ykarıda okuduğumuz Kuran-I kerim ayetlerinden anlıyoruz ki kadına şiddet sadece bu konudaki hadislerin kaldırılmasıyla bitmeyecektir. Toplumdaki kadının rolüne dinin büyük bir etkisi olduğu doğrudur. Ancak kadına yönelik şiddeti sadece hadisleri kaldırarak, ya da yüzeysel reformalarla son verileceğini hiç sanmıyorum.

Bu güne kadar kadının İslam ülkelerindeki rolüne baktığımızda 600’lü yılların sonundan bu güne kadar gelişen hiç bir şeyin olmadığını çok rahat bir şekilde görebiliyoruz.

Diyanetin bu çabası sadece ne yazık ki kendini bağlayacak herhangi bir yaptırımı olmayacaktır.

Kadınların yalnız seyahat edememeleri (Sahih-i..., Cilt IV, sh. 219), imam olamamaları (Sahih-i... , Cilt X, sh. 449 ve d.) gibi uygulamalar bile Kuran’dan değil İslam dünyasının büyük saygı duyduğu bir kişiden gelmektedir.

“İslam'da bir ilk: "Cuma"da kadın imam (Hürriyet 19.03.2005” Hürriyet gazetesindeki bu haber bize yine kadının nasıl bir konumda olduğuna açık bir örnektir. Amerika’da bir kadın kalabalıkları arkasına alarak bir katedralde imam olarak namaz kıldırmıştır. Sonrasında bu bayana yapılan büyük protestolar böyle bir olayın eşitlik inancı olduklarını savunan kişilerin samimiyetini gösterir. BU konuda yapılan bir kaç yoruma yer verelim; Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz: Kadınların erkeklere namaz kıldırması caiz değildir. Kadınlar kadınlara imamlık yapabilir. Uygulamada Peygamberimiz'den günümüzü kadar gelen uygulama böyledir. Eğer dinde yeri olsaydı Peygamberimiz dönemindeki çok mümtaz kadın şahsiyetler vardı. Sahibelerin kendisinden bilgi aldığı Ayşe gibi Fatma gibi. Onlara imamlık yaptırılırdı. Hümmü Varaka rivayeti var, ancak bu çok istisnai bir durumdur.

Sakınca yok; Eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş: Kadınların kadınlara imamlık yapmasında görüş ayrılığı yok. Bence bir kadın imamlık yapma şantlarına haizse, bilgi ve birikimi varsa Cuma Namazı kıldırmasında sakınca bulunmuyor.

Özel amaçlı; Prof. Dr. Zekeriya Beyaz: İslam'da Cuma Namazı kıldıran kadın örneği bulunmuyor. Kadınlar kadınlara imamlık yapabilir. Erkeklere yapamazlar. ABD'de ortaya çıkan bu olay, özel amaçlı bir teşebbüstür, diye düşünüyorum.

Erkeğe zor; Dünyanın en üst düzey İslam alemlerinden sayılan, Mısır'ın başkenti Kahire'deki El Ezher Camii şeyhi Seyid Tantavi, `Kadının vücudu özeldir. Kadınlar, kadınlara imamlık yapabilir. Ama erkeklere yaptıklarında, arkasında namaz kılanların imamlarının vücuduna bakması ve sadece ibadete odaklanması zorlaşır' dedi.

Kabul olmaz; Ürdün'ün eski din işleri bakanı, Abdülaziz el Hayat ise, `Din büyükleri, karışık cemaatlere imamlık yapmasına izin vermemiştir. Erkeğin yanında bile namaz kılamazlar, arkalarında kılmalılar. O namazda bulunan erkeğin duası kabul olmaz' dedi.

Diğer İslam ülkelerindeki kadınların yerine bir iki örnek verelim; 

İslamcı "Taliban" rejimi altındaki Afganistan'da tam bir "Islam Seriatı" uygulanmaktadır. Bu uygulamanın Afgan kadınları üzerindeki etkisi ise, onları toplumda "tümüyle görünmez" kılmaktır. Afgan kadınlar, sokağa ancak "burka" ile baştan aşağıya örtünerek çıkmak zorundalar. Ancak bu da yeterli gelmemiş olacak ki sokağa çıkabilmeleri için, yiyecek, ilaç ve diğer güncel ihtiyaçlarını bile almak üzere sokağa çıkmaları gerektiğinde yanlarında mutlaka aileden bir erkeği "refakatçi" olarak almak zorundadırlar.

Ayrıca Afganistandaki tüm eğitim kurumları kadınlara yasaklanmıştır.

Bangladeş’te zina yapan kadınlar taşlanırlar, doğum kontrolü yapanlar kocaları tarafından boşanır, ekonomik özgürlüğünü kazanılmasına izin verilmez.

Cezayir’de İslamcı terör guruplarının hedeflerinin ilk sırasında kadınlar vardır. Üniversitelerdeki kadın öğretim görevlileri can güvenlikleri nedeniyle istifa etmek zorunda kalmışlardır.

Cezayir'de bu baskı nedeniyle çok sayıda kız ve kadın örtünmeye başlamışlardır. Bu konuda 22 yasındaki bir kız duygularını açıklarken şunları demiştir:"Hiçbirimiz örtünmeyi istemiyoruz. Ama korku, düşüncelerimizden ve özgür olma isteğimizden daha güçlü, korku bizi her taraftan kuşatıyor. Anne-babamız, erkek kardeşlerimiz hep bir ağızdan, 'Yasamak istiyorsan örtün!' diyorlar." (Kaynak: Cumhuriyet, 20.05.1999, Prof.Dr.Necla Arat'in makalesi)

Hürriyet Gazeresi'nde 25.04.2003 günü yayınlanan habere göre, İran'ın önde gelen aktrislerinden Gevher Hayran diş, bir ödül töreninde genç bir yönetmeni alnından öptüğü gerekçesiyle 74 kırbaç cezasına çarptırıldı, ancak halktan özür dilediği için cezası tecil edildi.

Kadınlı erkekli eğlenceler kesinlikle yasaktır.

Yemeni, Katar ve Suudi Arabistan, B.Arap Emirlikleri, Kuveyt, Mısır gibi ülkelerde de durumlar farklı değildir.

Kadına yönelik şiddet ve ikinci sınıf uygulamaların sorunu hala daha hadislerde mi? Belki Diyanet İşlerine göre Kadına şiddet ya da baskıcı tutuma son vermek için bir çözüm parçası olabilir. Kadının bu durumunu hadislerden ya da kitaplardan çıkarabilirsiniz. Ancak yüzyıllardır süregelen bu tutumu insanların yüreklerinden ve zihinlerinden nasıl çıkaracaksınız? Pek çok bilimsel toplantı yapılıp seminerlerde aydın kabul edilen Müslümanlar günlerce tartışabilirler. Sahihi hadislerde olmaması gerektiğini düşündüğü bu hadisleri yok edilip toplumlar uyarılabilir. Ancak sorunun temeli Kuran’ı Kerim’in kadına bakış açısında yatmasını yadsıyamazlar. Yukarıda yazılan ayetleri yok yazarak, ya da dolaylı meallerle yumuşatılmaya çalışılabilir. Ancak her çağ için geçerli olduğu iddia edilen, eşitliği savunduğu söylenen bir inançtaki uygulamalar ne yazık ki bunların böyle olmadığını kanıtlamakta. Çünkü toplumun etkilendiği dini bakış açısı insanların zihinlerine kazınmıştır. Bu böyle gelmiş ve böyle de gidecektir. Bu düzenin böyle olması mecburidir.

Tanrı gerçekten de kadına böyle mi bakıyor? İnsanlar eşittir ama erkekler daha eşittir mantığıyla mı yönetmek ister. Bunun cevabı Kurana göre evettir. Ancak daha başka bir bakış açısı da var.

Kutsal Kitap bunun tam tersini söyler.

Daha fazla bilgi için tıklayın
http://www.kutsalkitap.org/index.php?option=com_magazine&func=show_article&id=144