İsa’nın Çarmıhta Ölümü ve Kuran*

Hıristiyan inancının kökeni tarihidir

Hıristiyanlığın kökeni Tanrı’nın tarihte yaptıklarıdır. Gerçekten de Hıristiyanlığı temel savlarından bazıları tarihi araştırmaya açıktır. Hıristiyanların inandıklarıyla Tanrı’nın yeryüzünde yaptıkları arasında belirgin bir bağlantı vardır.

Hıristiyan J. Gresham Machen şunları yazmıştır,

“İlk kilise sadece İsa’nın ne söylemiş olduğuyla değil aynı zamanda ve temel olarak İsa’nın neler yapmış olduğuyla ilgilenmiştir. Dünya bir olayın ilanıyla kurtarılmıştır. Ve bu olayla beraber olayın anlamı da vardır. Ve olayla beraber olayın anlamını izah etmek doktrin demektir. Bu iki unsur her zaman Hıristiyan iletisidir. Eylemlerin anlatımı tarihtir; eylemlerin, eylemlerin anlamıyla beraber anlatımıysa doktrindir. “Pontius Pilatus’un buyruğunda ıstırap çekti, çarmıha gerildi ve gömüldü.” – bu tarihtir. “Beni sevdi ve kendisini bana verdi”—bu doktrindir. İlk kilisenin Hıristiyanlığı böyleydi” (Christianity and Liberalism29).

Bir başka Hıristiyan olan George Eldon Ladd de Hıristiyanlık inancıyla alakalı olarak tarihin önemine işaret eder,

“Hıristiyan dininin yeganeliği ve hakkındaki iftiraların sebebi Yeni Ahit’in son kitabının tarihi olaylara dayanmış olmasıdır.

İbrani-Hıristiyan inancı, tarihi bir inanç olması bakımından dönemindeki – kökenini mitoloji veya doğanın döngüsünden alan- dinlerden ayrılır. İsrail’in Tanrısı tarihin Tanrısı’dır. Veya Alman teologların apaçık belirttiği üzeregeschichtsgott’tur. İbrani-Hıristiyan inancı kibirli felsefi spekülasyonlardan veya mistik deneyimlerden doğmamıştır. Bu inancın kökeni, Tanrı’nın kendisini bilinir kıldığı, İsrail’in eski ve yeni tarihi deneyimleridir. Bu olgu Hıristiyan inancına özel bir içerik ve nesnellik katmakta ve onu diğer inançlardan ayırmaktadır… İncil büyük düşünürlere ait dini fikirlerin toplanması değildir. İncil teolojik kavramların oluşturduğu sistemler değildir; daha ziyade felsefi spekülasyonların az olduğu bir kitaptır… Tanrı’nın tarihi eylemlerinin beyanı Hıristiyan bildirgesinin özüdür” (“The Knowledge of God: The Saving Acts of God” in ed., Carl F. H. Henry,Basic Christian Doctrines [New York: Holt, Rinehart and Winston, 1962], 7-13).

Tanrı kendisini sadece sözlerinde değil aynı zamanda eylemlerinde de belli eder; Tanrı tarihi belirler. Hıristiyanlar’ın Tanrı’ya olan inancıyla Tanrı’nın insanlık tarihi boyunca yaptıkları arasında bir ilişki vardır ve bu bağlantı Hazreti İsa’nın etrafında mütalaa edilir. Tanrı’nın tarihteki eylemlerini reddetmek Tanrı’nın kendisini reddetmektedir.1 Tarihi reddetmek ve akıldışıdır. Tanrı’nın tarih boyunca yaptıklarını reddetmek Tanrısızlıktır.

Yüz milyonlarca Müslüman İsa’nın çarmıhta öldüğünü reddediyor

Kuran çarmıhtan bahsediyor,

Bir de “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.

Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir. (Nisa Suresi 4:157-158).

Nisa Suresi’nin bilindik bir yorumu (tefsiri) şöyle diyor,

Ve “Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. (Tafsir Ibn ‘Abbas)

Al-Baydawi’yi (ö.685/1282) yorumlayan klasik İslam yorumcularından birisi şöyle diyor,

Bir grup Yahudi’nin İsa’ya ve annesine hakaret ettikleri ve bu yüzden İsa’nın onlara karşı Tanrı’ya yalvardığı biçiminde bir hikaye bulunuyor. Tanrı onları [İsa ve annesine hakaret edenleri] maymuna ve domuza çevirdiğinde, Yahudi’ler konsili toplayıp İsa’yı öldürmeye karar verdiler. Daha sonra Tanrı İsa’ya onu cennete göndereceğini söyledi ve İsa da havarilerine dönüp: “Aranızdan kim benim görünüşüme benzemek, [benim yerime] ölmek, çarmıha gerilmek ve [dosdoğru] cennete gitmek istersiniz?” dedi. Aralarından birisi kendisini öne sürdü ve Tanrı onu İsa kılığına sokarak çarmıha gerdi.

Başkaları o kişinin İsa’nın varlığına inanıyormuş gibi yaptığını ancak onu fitnelediğini ve bunun üzerine de Tanrı’nın o kişiyi İsa’ya benzer bir kılığa sokarak onu çarmıha gerdiğini söylemektedirler. (çevirisi Francis E. Peters,Judaism, Christianity, and Islam: The Classical Texts and Their Interpretation,cilt. 1, From Covenant to Community, bölüm.3, no.30 [Princeton: Princeton University Press, 1990], 151).

İslam’ın İsa’nın çarmıhta öldüğünü reddetmesi tarihin yeniden radikal bir biçimde tanımlanmasıdır

İslam’ın İsa’nın çarmıhta öldüğünü reddetmesi tarihin yeniden radikal bir biçimde tanımlanmasıdır. Gözlem, tanıklık, şahadet ve insani tahlilin yüzyıllar önce Golgotha’da ne olduğunun öğrenilmesinde hemen hemen hiçbir rolü yoktur. Önemli olan bir husus Muhammed’in bir melek gördüğünü ve bu meleğin kendisine geçmişte olan ve kaydedilen bir olayın karşıtı bir şeyi vahyettiğini iddia etmesidir. Ancak Muhammed olaydan yüzlerce yıl sonra ve yüzlerce mil ötede yaşamış ve ortaya herhangi bir kanıt koymamıştır. Tarihi reddetmenin trajik sonuçları günümüzde de görülmektedir. Bazıları Yahudilere uygulanan soykırımı reddetmektedir.

MÜSLÜMANLAR’DAN ÇARMIHA GERİLME İLE İLGİLİ GELEN EMAİLLER:

  • İsa’nın büyük bir peygamber olduğunu ve annesinini de namuslu bir kadın olduğunu biliyoruz. Üçlemeye, çarmıha, ilk günaha ve kurtarıcıya inanmıyoruz. Bu dört şey dışında ve İsa’nın öğretisini ibadet etmek dışında kalanları yerine getirmek Hıristiyanlar için yeterlidir. Öyleyse neden herşeyi karmaşık hale getirelim ve felsefileştirelim?
  • “İsa çarmıhta mı öldü?” SORUSUNU CEVAPLAMAK İSTİYORUM. HERHANGİ BİR DİNE KARŞI ÇIKMAK İSTEMİYORUM ANCAK KURAN’IN İSA’NIN ÇARMIHTA ÖLMEDİĞİNİ VE TANRI’NIN ONU KENDİ KATINA YÜKSELTTİĞİNİ (4:157-158), İNCİL’İN İSE İSA’NIN ÇARMIHTA ÖLDÜĞÜNÜ (MATTA16:21) YAZDIĞINI BELİRTMEK İSTİYORUM. ANCAK(MATTA27:30-37),(MARK15;19-25)(LUKA 23:26-27)’YA GÖRE SİRENELİ SİMON ÇARMIHA GERİLEN KİŞİDİR.

BİR HIRİSTİYAN OLARAK BENİM İSA’NIN ÇARMIHA GERİLEREK ÖLMESİNE DAİR YORUMUM

Lütden İsa’nın çarmıhta ölümünün ardındaki tarihi olaylara dair gerçeği göz önünde bulundurun:

Eski Antlaşma peygamberleri İsa’nın ölümünü ve defnedilmesine tanıklık ettiler.

Yeşaya İsa’dan yaklaşık 700 yıl önce yazdı,

Yeşaya 53:7-9
O baskı görüp eziyet çektiyse de
Ağzını açmadı.
Kesime götürülen kuzu gibi,
Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi
Açmadı ağzını.
Acımasızca yargılanıp ölüme götürüldü.
Halkımın başkaldırısı ve hak ettiği ceza yüzünden
Diriler diyarından atıldığını
Onun kuşağından düşünen oldu mu?
Şiddete başvurmadığı,
Ağzından yalan çıkmadığı halde,
Ona kötülerin yanında bir mezar verildi,
Ama öldüğünde zenginin yanındaydı.

İsa ölümüne çeşitli kereler tanıklık etti.

Matta 16:21
Bundan sonra İsa, kendisinin Kudüs’e gitmesi, ihtiyarlar, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.

Matta 20:17-19
İsa Kudüs’e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana çekip onlara özel olarak şunu söyledi: «Şimdi Kudüs’e gidiyoruz. İnsanoğlu, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek, onlar da O’nu ölüm cezasına çarptıracaklar. O’nunla alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O’nu diğer uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek.»

Matta 26:1-2
İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine şöyle dedi: «Biliyorsunuz, iki gün sonra Fısıh bayramıdır, ve İnsanoğlu çarmıha gerilmek üzere ele verilecek.”

Matta 26:6-12
Beytanya’da cüzamlı Simun’un evindeyken, yanına bir kadın geldi. Kadın, kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, hoş kokulu bir yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı O’nun başından aşağı döktü.
Öğrenciler bunu görünce kızdılar. «Nedir bu savurganlık?» dediler.
«Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi.»
Söylenenleri fark eden İsa, öğrencilerine, «Kadını neden üzüyorsunuz?» dedi. «Benim için güzel bir şey yaptı.
Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.
Kadın bu hoş kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için bedenimin üzerine boşalttı.

İsa’nın çarmıhta öldüğüne tanık olanlar:

  • Mecdelli Meryem
  • James ve Joseph’in annesi Meryem
  • İsa’nın annesi Meryem
  • İsa’nın sevdiği havari (Yuhanna 19:26)

İsa’nın defnedilmesine katılanlar:

  • Aramatyalı Yusuf
  • Nikodemus
  • Mecdelli Meryem
  • James ve Joseph’in annesi Meryem

Hıristiyan olmayan kaynaklar bile İsa’nın öldüğünü yazıyorlar:

  • Josephus (MS 37’de doğan ve MS 100’de ölen Yahudi tarihçi) İsa’nın ölümünden bahseder (Antiquities 18.3.3).
  • Romalı ünlü tarihçi Tacitus (AD 55-120) MS 115 civarında İsa’nın “Pilate” tarafından öldürüldüğünü yazmıştır (Annals 15.44).

Tevrat iki veya üç şahidin tanıklığını şart koşar (Yasa Kitabı/Deuteronomy 17:6-7). Bu yüzden İsa’nın, Eski Antlaşma peygamberlerinin, İsa’nın müritlerinin, Hıristiyan olmayan tarihçilerin, vb. tanıklıkları olaydan yaklaşık 600 yıl sonra yaşamış olan Muhammed’in (veya Kuran’ın) tanıklığına göre daha gerçek, geçerli ve inanılırdır. Kısacası, Musa’nın Yasası Kuran’a inanmayı kuraldışı kılar.

Muhammad’in Cebrail’in kendisiyle konuştuğunu iddia etmesi tarihsel bir iddadır.

İşte Kuran’a inanmanın bir başka nedeni: Muhammad’in Cebrail’in kendisiyle konuştuğunu iddia etmesi tarihsel bir iddadır. Cebrail adlı meleğin Muhammed ile konuştuğuna dair ne gibi bir tarihi kanıt vardır? Görgü tanığı var mıdır, yoksa Muhammed Cebrail’in kendisiyle konuştuğuna tanık olan tek kişi midir? İncil Muhammed’in iddiasına benzer durumlarda iki veya üç tanığı şart koşmaktadır. Musa ve İsa’nın aksine Muhammed Cebrail adlı meleğe dair iddianın tek tanığıdır. Muhammed’in iddiasına inanmak, Tanrı’nın yasasını çiğnemek ve daha önce Musa ve İsa’nın geçerliği Kabul edilmiş tanıklıklarıyla çeliştiği için günah işlemek demektir. Bir kadının zina işlemekle suçlandığında Kuran’ın dört kişinin tanıklığını şart koştuğunu okumuştum (Maide 4:15; Nur 24:4; cf. 2:282). Tabii ki zina ciddi bir suçtur ve tanıkların olması gerekmektedir. Ancak, Muhammed’in Hıristiyan kutsal kitabının değersiz olduğu iddiası daha ciddi bir iddiadır. Acaba Muhammed, Hıristiyan kutsal kitabının değersiz olduğu yönündeki iddiasını desteklemek için ne gibi tanıklıklara başvurmuştur?

Cebrail adlı meleğin Muhammed ile konuştuğuna dair tanık yoktur. Muhammed’in, kendi sözlerinin Hıristiyan kutsal kitabından daha güvenilir olduğunu söylediğine dair de bir tanık yoktur. Muhammed İsa’nın çarmıhta öldüğü tarihi gerçekliğinin ötesine geçen bir beyanda bulunmadı, bulunamazdı da… Siz de bulunamazsınız. Nisa 4:157 her ne kadar kesin beyanda bulunsa da tarihsel gerçeklikten uzak bir iddiadır,

004.157 
Bir de “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.

Tarihi açıdan bu iddia doğru değildir. Bu iddia olayın gerçekleşmesinden yüzyıllar sonra yapılmıştır ve tarihi bir dayanağı yoktur. İsa’nın havarilerinin hiç birisi İsa’nın çarmıhta ölmüş gibi gösterildiğini yazmamış ve beyan etmemişlerdir. Kuran kimin çarmıhta öldüğünü açıklamaz. Kuran, İsa’nın havarilerinin yüzyıllar boyunca aldatılıp aldatılmadıklarını ve neden Allah’ın tüm dünyanın aldanmasına müsaade ettiğini (yoksa Allah mı dünyayı aldattı?) açıklamamaktadır. Kesin bir bilgisi olmayan, çarmıhta ne yaşandığına dair şüphelerle dolu olan Müslümanlar varsayımda bulunmaktadır. Bütün Huristiyanlar (Katolik, Ortdokos ve Protestan) İsa’nın çarmıhta öldüğüne inanmaktadırlar. Hıristiyanlar her konuda hemfikir değildirler. Farklı düşündüğümüz çok şey vardur. Ancak hemfikir olduğumuz tek bir şey varsa o da İsa’nın çarmıhta öldüğüdür.2

Hıristiyanlık, Tanrı, günah hayatın anlamı ve amacı, iyilik, Tanrı’nın adaleti ve ölümden sonra ne olduğu konusundaki inançların tarihi dayanakları olan bir dindir.

Hıristiyanlık, Tanrı, günah hayatın anlamı ve amacı, iyilik, Tanrı’nın adaleti ve ölümden sonra ne olduğu konusundaki inançların tarihi dayanakları olan bir dindir. Bu konuların ne olduğuna inancımız hayal gücüne veya felsefi spekülasyonlara dayanmamaktadır. İnançlarımızın kökeni Tanrı’nın gerçek dünyada neler yapmakta olduğudur.

İbrani-Hıristiyan inancı kibirli felsefi spekülasyonlardan veya derin mistik tecrübelerden doğmadı. İbrani-Hıristiyan inancı Tanrı’nın kendisini ortaya çıkardığı İsrael’in eski ve yeni tarihi tecrübelerinden doğdu. Bu olgu, Hıristiyan inancına diğer inançlardan ayıran belirli bir içerik ve nesnellik katmaktadır….” (George Ladd, “The Knowledge of God: The Saving Acts of God” ed., Carl F. H. Henry, Basic Christian Doctrines içerisinde [New York: Holt, Rinehart and Winston, 1962], 7-13).

Hıristiyanlık, Roma İmpratorluğu, Prusya Krallığı veya Amerika Birleşik Devletleri gibi tarihi bir olgudur. Tarihi bir olgu tarihi kanıtlar temel alınarak irdelenmelidir. (J. Gresham Machen, Christianity and Liberalism, 20).

Hıristiyanlığın merkezinde İsa’nın çarmıhta ölmesi, defnedilmesi ve dirilişiyle ilgili tarihsel olaylar vardır. Eğer bu üç olayın tarihselliğini yalanlarsanız Hıristiyanlığı da yalanlamış olursunuz. Tanrı’nın İsa aracılığıyla gerçek dünyada ne yapmış olduğunu reddedersiniz.

Eğer kişinin inançları gerçek dünyayla örtüşmez ise ciddi problemler ortaya çıkar. Bir psikyatri hastasının sürekli öldüğünü söylemesiyle ilgili bir hikaye vardır. Doktorlar defalarca hastayı ölmüş olmadığına ikna etmeye çalışmış ancak başarılı olamamışlardır. Saatlerce uğraşmışlar ve ölülerin kanının akmadığını söyleme yoluyla hastayı hayatta olduğuna inanmaya ikna etmeye çalışmışlardır. Otopsileri izledikten, kan dolaşımının nasıl gerçekleştiğiyle ilgili açıklamaları dinledikten ve tıp kitaplarını okuduktan sonra psikyatri hastası “Peki, tahmin ediyorum ki sadece hayatta olan insanların kanı akar” demiştir.

Hasta bu gerçeği kabul eder etmez doktorlardan birisi bir iğneyi hastanın damarına batırmıştır. Sonrasında doktorlar “Kanıyorsun, kanıyorsun! Bu ne demek?” diye bağırmaya başlamışlardır.

Psikiyatri hastası kanayan koluna bakmış ve “GERÇEKTEN DE ÖLÜLERİN KANI AKIYOR!” diye haykırmıştır.

Psikiyatri hastasının aklında onun ÖLÜ olduğu vardır. Ancak aklı gerçeklikle örtüşmemektedir.3

İslam’da da benzer bir sorun vardır. İsa’nın çarmıhta ölmediği iddiası gerçekle örtüşmemektedir. Bu iddia tarihle bağdaşmamaktadır.

Gerçeklere dürüst bir bakış, İsa’nın çarmıhta ölümünü açıklayan kanıtların varlığından dolayı Hıristiyan kutsal kitabının Kuran’dan daha üstün olduğunu ortaya koymaktadır.

Sizi bir gerçeklik ve günahlardan kurtulmanın tek yolu olarak Hıristiyanlığı benimsemeye davet ediyorum. İsa, “İşte bu nedenle size, `Günahlarınızın içinde öleceksiniz’ dedim. Benim O olduğuma iman etmezseniz, günahlarınızın içinde öleceksiniz” dedi (Yuhanna 8:24). İsa’ya inanın ve günahlarınızın arınması ve sonsuz bir hayatın katiyatı için vaftiz olun. Bu katiyatın kökeni İsa’nın çarmıhta ölmesi, defnedilmesi, dirilişi ve cennete yükselmesiyle ilgili olarak Tanrı’nın gerçek dünyada neler yaptığındadır.

Footnotes

     *  Bu makale http://www.bible-quran.com/tr/isanin-carmihta-olumu-ve-kuran/ adlı linkteki makaleden alınmıştır...

  1. Gerçek şudur ki Tanrı kendisini yaradılış sayesinde göstermiştir. Tanrı’nın yaradılışta gerçekleştirdiğini reddetmek Tanrı’nın kendisini reddetmektir, “Dünyanın yaratılışından beri, Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri, yani sonsuz gücü ve Tanrılığı, O’nun yaptıklarıyla anlaşılarak açıkça görülüyor. Bu nedenle özürleri yoktur.” (Romalılar 1:20). []
  2. Bu önemlidir çünkü Müslümanlar اتمام الحجة kavramına inanırlar. اتمام الحجة dini gerçekliğin Allah’ın elçisi tarafından tamamen açıklığa kavuşturulduğu inancıdır. İsa’nın çarmıhta öldüğü sözkonusu olduğunda –İsa, kutsal kitap ve tarih açık ve nettir. Eğer Muhammet Allah’ın elçisi olmuşsa büyük bir olaslıkla İsa’nın çarmıhta öldüğü tarihsel gerçeğine reddetmezdi. Muhammed’in açıklıktan yoksun olması ve Müslümanlar’ın çarmıhta ne olduğu konusunda yanılmaları Muhammed’in Allah’ın elçisinin olmadığının kanıtıdır. []
  3. Bu öykü John Warwick Montgomery’nin Suicide of Christian Theology kitabındaki “Tanrı’nın Ölümü”nden, 122 alınmıştır.  Dr. Montgomery’nin vurguladığı nokta şudur: “eğer geçersiz varsayımlara sıkı sıkya bağlıysanız, gerçekler size hiç bir anlam ifade etmez.” []