Musa'yı Kim Evlat Edindi? Firavunun Kızı mı Karısı mı?

Kur’an’da Torah (Tevrat) Tahrifatı1

Masud Masihiyyen

Kutsal Kitap ile Kur'an arasındaki farklılık ve çelişkiler sadece temel Tanrıbilimsel öğretilerde (Tanrısal vaatlerin verildiği soy, elçilerin dinsel kimliği, Mesih'in çarmıha gerilmesi, günah ve kurtuluş kavramları) değil, önemli dinsel figürlerle ilgili anlatımlarda yer alan çeşitli ayrıntılarda da görülür. Bu tür çelişkilerin genelde iyi bilinenlerinden biri Musa'nın kimin tarafından evlat edinildiği sorusuna verilen cevapla ortaya çıkmıştır. Kutsal Kitap, bebek Musa'nın Firavunun kızı tarafından evlat edinildiğini kesin bir dille öğretir:

O sırada Firavun'un kızı yıkanmak için ırmağa indi. Hizmetçileri ırmak kıyısında yürüyorlardı. Sazların arasındaki sepeti görünce, Firavun'un kızı onu getirmesi için hizmetçisini gönderdi. Sepeti açınca ağlayan çocuğu gördü. Ona acıyarak, "Bu bir İbrani çocuğu" dedi. Çocuğun ablası Firavun'un kızına, "Gidip bir İbrani sütnine çağırayım mı?" diye sordu, "Senin için bebeği emzirsin." Firavun'un kızı, "Olur" diye yanıtladı. Kız gidip bebeğin annesini çağırdı. Firavun'un kızı kadına, "Bu bebeği al, benim için emzir, ücretin neyse veririm" dedi. Kadın bebeği alıp emzirdi. Çocuk büyüyünce, onu geri getirdi. Firavun'un kızı çocuğu evlat edindi. "Onu sudan çıkardım" diyerek adını Musa koydu. (Mısır'dan Çıkış 2:5-10)

Buna karşılık, Kur'an bebek Musa'yı evlat edinme fikrinin Firavunun karısından kaynaklandığını iddia ederek Kutsal Kitap ile çelişir:

Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı. Şüphesiz Firavun, (veziri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı. Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi. (Sure 28:8-9)2

Dahası, Kur'an'da Musa'nın evlat edinildiği fikri, Medyen dönüşünde kendisine meydan okuyan Musa'ya Firavun tarafından verilen cevapta da ima edilmiştir.

Firavun şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.” (Sure 26:18)3 

Bu öğreti farklılığının, yani Musa'nın Firavunun karısı yoksa kızı tarafından mı evlat edinildiği sorusunun, İslam veya Hristiyan Tanrıbilimi açısından pek fazla bir önemi olmasa da, hatta sırf bu önemsizlik durumundan dolayı, Kur'an yazarının veya yazarlarının bu ayrıntıyı NİÇİN değiştirdiklerini sorgulamak ilginç sonuçlar getirebilir. Bu değişiklik, Kutsal Kitap verilerinin bilinmemesinden mi kaynaklanmıştır yoksa bu konuda daha köklü gerekçeler mi mevcuttur? Bu soruya yanıt verirken, Kutsal Kitap hakkında çok az bilgi sahibi olan Müslüman ilahiyatçılar ve Kur'an savunucuları, Torah (Tevrat) metninin tahrif edilip orijinalliğini yitirdiği yolundaki temelsiz iddialarını tekrarlamaktan öteye geçemezler. Onların safiyane çıkarımlarına göre Kur'an'da yazılanlarla çeliştiği her noktada Torah kesinlikle hatalıdır. Yine de, Musa'nın bebekliği ile ilgili Kur'an ayetlerinin derinlemesine analizi, Kur'an yazarlarının bu öyküyü aktarırken Mısır'dan Çıkış kitabındaki Firavunun kızını  niçin Firavunun karısı ile değiştirdiklerini ve bu tahrifatın kasıt içerip içermediğini anlamamıza yardımcı olacaktır.

İlk olarak, bazı Kur'an Surelerinin, neredeyse hiçbir bütünlük içermeyen bazı diğer Sureler ile kıyaslandığında daha fazla konusal ve kronolojik bütünlük içeren iyi şekilde düzenlenmiş anlatımlar olduğu akılda tutulmalıdır. Bu tür bağlantılı bölümler, bir anlatımın içeriğine olduğu kadar biçimine de eşit derecede özen göstererek öykülerin düzenli ve akıcı bir biçimde aktarılmasını önemseyen aynı kişiler tarafından kaleme alınmıştır. Bu gruptaki yazarlar, sunumunu yaptıkları konunun, insanları belirli dinsel şahsiyetlerin detaylı öykülerinden haberdar etme amacıyla yazıldığını vurgulamak suretiyle kendilerine özgü yazım tarzını belirginleştirmişlerdir. Söz konusu yaklaşıma iki Kur'an Suresindeki anlatımlar örnek olarak gösterilebilir: Sure 28 ve Sure 12. Bunlardan ilki, Kasas (Öykü/Anlatım) ismini taşıyıp Musa'nın hikayesini onun doğduğu dönemden itibaren anlatırken, ikincisi Yusuf ismiyle Yusuf'un hikayesini onun kardeşleriyle ilgili rüya gördüğü dönemden itibaren anlatır.

İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız. (Sure 28:3)

Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin. (Sure 12:3) 

Yusuf ve Musa, yaşamları Tanrıbilimsel anlam yüklü son derece önemli benzerlik ve farklılıklar içeren Kutsal Kitap figürleridir. İlk olarak, Yusuf ve Musa İsrail'in Mısır ile olan bağlantısını temsil eder. Yusuf aracılığıyla İsrail kavmi (ata Yakup'un soyu) ülkelerini bırakıp Mısır'a yerleşmişler ve Musa'nın dönemindeki büyük çıkışa kadar Mısır'dan ayrılmamışlardır. Böylece, İsrail'in yabancı bir ülkedeki yaşamının başlangıcı Yusuf, bitişi de Musa aracılığıyla olmuştur. İkincisi, Yusuf ve Musa'nın yaşamları onlara karşı tuzak kurup kötü planlar yapan kişiler tarafından tehlikeye düşmüştür. Kıskançlık ve nefret sonucunda Yusuf'un kardeşleri onu öldürmeyi planlayıp bir kuyuya atmışlardır. Firavun da ülkesinde yaşayan İsraillilerden benzer bir şekilde nefret etmiş ve kendi halkından tüm İbrani erkek çocuklarını nehre atmalarını istemiştir (Mısır'dan Çıkış 1:22). Hem Yusuf hem de Musa kendilerine düşman olan  kişilerin bu kötü planlarına rağmen hayatta kalmayı başarmış ve sonradan Mısır yönetiminde yüksek bir konuma gelmişlerdir. Tanrı, Yusuf aracılığıyla Mısır'ı kutsadığı gibi, Musa aracılığıyla aynı Mısır'a öfkesini göstermiştir.4

Kutsal Kitap'taki Yusuf ve Musa'nın öyküleri arasındaki bu benzerlikler bazı Kur'an yazarlarını adeta büyülemiş ve onları edebi açıdan ortak özelliklere sahip ve Tanrı'nın bilgeliği ile olaylara hükmettiğini öğreten ayrıntılı bir anlatım olmaları nedeniyle ortak mesaj içeren 28. ve 12. Sureyi yazmaya yönlendirmiştir. Buna bağlı olarak, söz konusu yazarlar Yusuf ve Musa'nın yaşamları arasındaki benzerlikleri yinelenen sözcüklerle ve söz gruplarıyla göstermişlerdir. Örneğin, Arapça yeryüzü anlamına gelen el-ard sözcüğünü her iki anlatımda da Mısır ülkesine atıfta bulunmak için kullanmışlardır:

… İşte böylece biz Yûsuf’u o yere (Mısır’a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. … (Sure 12:21)

... wakathalika makkanna liyoosufa fee al-ardi walinuAAallimahu min ta/weeli al-ahadeethi ...

Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o bozgunculardandı. Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım. Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim. (Sure 28:4-6)5

Inna firAAawna AAala fee al-ardi wajaAAala ahlaha shiyaAAan yastadAAifu ta-ifatan minhum yuthabbihu abnaahum wayastahyee nisaahum innahu kana mina almufsideena. Wanureedu an namunna AAala allatheena istudAAifoo fee al-ardi wanajAAalahum a-immatan wanajAAalahumu alwaritheena. Wanumakkina lahum fee al-ardi wanuriya firAAawna wahamana wajunoodahuma minhum ma kanoo yahtharoona

Bundan başka, aynı yazarlar belli başlı olayları bazı seçilmiş kişilerin Tanrısal esinleme/vahiy yoluyla bilgi sahibi kılındıkları Tanrısal iradenin doğal bir sonucu olarak yorumlamışlardır:

Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de O'na, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik. (Sure 12:15)

Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik. (Sure 28:7)

O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” İşte böylece biz Yûsuf’u o yere (Mısır’a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Sure 12:21).

Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim. (Sure 28:6)

Annesi, Mûsâ’nın kız kardeşine, “Onu takip et” dedi. O da Mûsâ’yı, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi. (Sure 28:11).

Benzer bir şekilde üzüntü verici olaylar yaşanırken Tanrısal yardım ve yönlendirmeyi sabırla bekleme konusu Kur'an'da işlendiğinde Musa'nın annesi, Yusuf'un babasına benzer bir örnek olarak sunulmuştur:

Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.” (Sure 12:18)

Mûsâ’nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı. (Sure 28:10)

Kur'an yazarları Yusuf ile Musa'nın Kutsal Kitap'ta yer alan öyküleri arasındaki paralelliklere hayran kaldıkları ölçüde, bu benzerlikleri farklı yöntemlerle çoğaltıp genişletmeyi de istemişlerdir. Sonuçta Yusuf ve Musa hakkında neredeyse özdeş cümleler kurma noktasına gelmişler ve böylece Sure 12 ve 28'in kendi ürünleri olduğuna kanıt teşkil etmişlerdir:

Mûsâ olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz iyilik edenleri böyle mükafatlandırırız. (Sure 28:14)

Walamma balagha ashuddahu waistawa ataynahu hukman waAAilman wakathalika najzee almuhsineena

Olgunluk çağına erişince O'na hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız. (Sure 12:22)

Walamma balagha ashuddahu ataynahu hukman waAAilman wakathalika najzee almuhsineena6

Her nasılsa, Yusuf ve Musa arasında benzerlik türetme eylemi Yusuf'a ait bazı detayları yanlışlıkla Musa'ya, Musa'ya ait detayları da yanlışlıkla Yusuf'a uyarlayan ve orijinal anlatımlarda kimin kime benzediğini anlayamayan Kur'an yazarlarının elinde tehlikeli bir oyuna dönüşmüştür. Bunun feci sonucu ise, Kur'an yazarlarının sırf Musa bebekken evlat edinildiği için evlat edinilme kavramını Yusuf'un öyküsüne dikkatsiz bir biçimde yerleştirmeleri olmuştur:

O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” (Sure 12:21)

Halbuki Yusuf'un yaşamı boyunca evlat edinilmesi söz konusu olmamıştır. Kutsal Kitap'ın Yaratılış (Tekvin) bölümünde Yusuf'un Potifar isimli Mısırlı yönetici tarafından evlat edinildiği ima bile edilmemiştir.7

Bunun ötesinde, Kur'an yazarları, kendi ürünleri olan genişletilmiş ve abartılmış paralelliğin sonucunda Musa'yı evlat edinen kişileri Yusuf'u evlat edinmek istediği iddia edilen kişilere göre kurgulamışlardır. Böylece, Yusuf'u evlat edinmeyi düşündüğü varsayılan kişiler evli bir çift oldukları için (el-Aziz ve karısı), Musa'yı evlat edinenlerin de evli bir çift (Firavun ve karısı) olmaları gerektiği sonucuna ulaşmışlardır. Yusuf ve Musa arasında evlatlık alma kavramına dayalı bu uydurma benzerlik cinsiyet bazlı bir karşıtlık da barındırmaktadır. Yusuf'un öyküsünde evlat edinme fikrini ortaya atan kişi, karısının tersine iyi niyetli ve merhametli bir adam olarak betimlenen el-Aziz'dir. Musa'nın öyküsünde ise, evlat edinme önerisi bebek Musa'yı kötü kalpli kocasının elinden kurtarmak isteyen ve merhametli bir kadın olarak tanımlanan Firavun karısından gelmiştir. 

Karşılaştıracak olursak:

O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” (Sure 12:21)

Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” (Sure 28:9)

Elbette, 12. ve 28. Surenin yazarları, Yusuf ile Musa arasındaki paralellikleri aşırıya kaçarak çoğaltmanın kendileri için sorun yaratacağını ve düşünceleriyle çelişir noktaya geleceğini fark edememişlerdir. Yusuf ile Musa'nın Mısır sarayına kabul edilme biçimlerinin benzer olduğunu bir an için kabul etsek bile (her ikisi de ölümden kurtulup Mısır sarayına girmişlerdir), bu durumda bebek Musa'nın direkt Firavun tarafından evlat edinilmemesinin daha makul olacağı kesindir; zira Yusuf, Firavun tarafından değil, Potifar / el-Aziz tarafından satın alınmış ve Firavun ile dolaylı yoldan tanışmıştır. Sonuçta, Kur'an yazarları ateşle oynarken ellerini yakmışlar ve tutarlı olma adına büyük bir tutarsızlığa imza atmışlardır.8

SONUÇ

Kur'an yazarları Yusuf ve Musa'nın yaşam öykülerindeki benzerliklerden o kadar çok etkilenmişlerdir ki, anlatımlardaki detayları değiştirme yoluna giderek bu paralelliklerin sayısını arttırmaya çalışmışlardır. Yusuf'un öyküsüne evlat edinilme kavramını ekleyerek ve Musa'nın evlat edinilme hikayesindeki Firavunun kızını Kur'an'da Firavunun karısı ile değiştirerek hem Yusuf ile ilgili anlatımdaki evli çifti Musa ile ilgili anlatıma taşımışlar, hem de Yusuf ile Musa'yı evlatlık alınma konusunda benzer kılmışlardır.

Bu çalışma, Kur'an yazarının/yazarlarının, kendilerine özgü kutsal yazı versiyonunda çeşitli öyküler arasında daha çok sayıda ve daha etkili paralellik ve bağlantılar geliştirmek amacıyla Kutsal Kitap'taki öğretilerle nasıl oynadıklarını ve onları nasıl korkusuzca tahrif ettiklerini basit bir örnekle göstermektedir. Şüphesiz bu değişiklik, Kur'an yazarlarının daha fazla ve etkileyici paralellik türetme uğruna Torah metnini saptırma yoluna gittiklerini gösteren tek örnek değildir.9 Bu yazım tarzı, Kur'an'ı oluşturanların orijinal anlatımları değiştirme amaçlarını - ki bu eğilim tarihsel gerçeklerin saptırılmasına yol açmıştır - ifşa da etmektedir. Öte yandan, Torah metninin tahrif edilip orijinalliğini yitirdiği yolundaki suçlama, bu iddia için kanıt ve amaç söz konusu olmadığı için hiçbir anlam ifade etmeden iddia olarak kalmaktadır. Torah metninin tahrif edildiği suçlaması doğru kabul edilse bile, bu tahrifatı yapanlar Yahudi din adamları değil, Kur'an yazarlarıdır.

Dipnotlar

1 Bu yazı Masud Masihiyyen isimli yazarın İngilizce Adoption by Adaption isimli çalışmasının Türkçe çevirisidir.

2 Bu yazıdaki Kur'an referansları Diyanet İşleri Başkanlığı'nın web sitesindeki Türkçe Kur'an Mealinden alıntılanmıştır.

3 Bu ayet, okuyucuları Musa'nın yaşamı boyunca Mısır'da sadece tek bir Firavunun yönetime geldiği çıkarımına ulaştırmaktadır; oysa bu öğreti tarihsel ve Tanrıbilimsel açıdan sorunludur. Kutsal Kitap, Musa'nın doğumu ve çocukluğu dönemindeki Firavun ile Mısır'dan Çıkış dönemindeki Firavunun aynı kişi olmadığını öğretir (Mısır'dan Çıkış 2:23, 4:19). Daha fazla bilgi için şu İngilizce makale okunabilir.

4 Bu iki kişi arasındaki bir diğer benzerlik, Yusuf'un kuyudan, Musa'nın sulardan çekilip alınması üzerine kuruludur.

5 Diyanet'in meal çalışmasında Arapça el-ard sözcüğü bazen yer/ülke bazen de yeryüzü olarak çevrilmiştir; ancak bu ayetlerde yeryüzünden çok belirli bir ülke toprağına, yani Mısır'a gönderme yapıldığı açıktır.

6 Diyanet’in meal çalışmasında metne birebir bağlı kalınmadığı görülmektedir. Arapça orijinalde tek bir sözcük dışında bu iki ayet özdeştir.

7 Kutsal Kitap’ta Yusuf’u satın alan Mısırlı yöneticinin adı Potifar olarak verilmişken (Yaratılış 39:1), Kur’an yazarları aynı kişiyi el-Aziz olarak isimlendirmeyi tercih etmişlerdir.

8 Kur'an yazarlarının Yusuf ve Musa arasında kurguladıkları aşırı ve abartılı paralellikler, İsrail kavminin Mısır'dan Çıkış döneminde Mısırlıların ülkesini ele geçirdikleri yönünde hatalı bir öğretiye yol açmıştır. İsraillilerin Yusuf döneminde Mısır'a yerleştikleri öğretisinin Yusuf ile Musa arasındaki benzerliklerle birleşmesi Kur'an yazarlarını vaat edilmiş toprakların Mısır diyarı olduğunu zannetmeye yöneltmiştir. Bu karışıklık konusunda daha fazla bilgi için şu İngilizce makale okunabilir.

9 Musa'nın eş alması karşılığında kayınbabasına belli bir dönem için hizmet etmek zorunda kaldığını iddia eden Kur'an ayetleri (Sure 28:26-28), çok büyük olasılıkla Kutsal Kitap'ın Yaratılış bölümü 29:15-18. ayetlerinde anlatılan Yakup'un evlilik öyküsünden uyarlanarak oluşturulmuştur. Kur'an yazarlarını, Yakup'a özgü bir öğretiyi Musa'nın yaşamına aktarmaya yönlendiren unsur, her iki figürün eş bulmalarının kuyu başında hayvanların sulanması eylemiyle konusal bağlantı içermesidir. Yusuf ile Musa'nın evlenme biçimlerinin benzerliğinden türetilmiş hatalı İslam öğretisi konusunda daha fazla bilgi edinmek için şu İngilizce makale okunabilir.