İSA’NIN ANNESİ MERYEM KİMİN KIZIYDI?

İSA’NIN ANNESİ MERYEM KİMİN KIZIYDI?
KURAN’DAKİ BİLGİLER: AÇIKLANAN GERÇEK Mİ YOKSA BÜYÜK BİR TARİHSEL HATA MI?1

Hıristiyanlık ile İslam arasındaki inanç ayrılıklarının temelde İsa’nın kişiliği ve yaşamı üzerine kurulduğu, bu iki büyük dinin takipçileri tarafından çok iyi bilinen bir gerçektir; ancak bazı durumlarda bu inanç ayrılığı İsa’yı aşıp son derece ilginç bir şekilde İsa’nın annesi Meryem’e kadar uzanır. Meryem merkezli bu yeni ayrışma Meryem’in babasının kim olduğu sorusuna verilen yanıtların farklılığından kaynaklanır. Hıristiyanlığın kutsal metinlerinde (İnciller ve diğer Yeni Ahit yazıları) Meryem’in ailesi hakkında hiçbir bilgi verilmediği doğrudur; yine de Hıristiyanlığın ikinci yüzyılından itibaren İsa’nın annesi Meryem hakkında havariler dönemi kilisesi tarafından gerçek İncil olarak kabul edilmeyen bazı detaylı yazılar kaleme alınmıştır. Bu yazılar genelde İsa’nın doğum ve çocukluk dönemi üzerine yoğunlaşmışlar ve Meryem’in ailesi hakkında da ayrıntılı bilgi vermişlerdir. İşte tüm bu metinlerde2 aynı biçimde yer alan geleneksel öğretiye göre İsa’nın annesi Meryem, Yohakim ve Anna’nın kızıdır.

Meryem’in annesinin ismini belirtmeyen Kur’an’a göre, Meryem’in babasının adı İmran’dır:

Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi. (Tahrim 12)3

Dahası, Kur’an’da Meryem bir kez de “Harun’un kız kardeşi” olarak tanıtılır:

Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem 27-28)

Hıristiyanlık ve İslam’ın Meryem’in babasının kimliğini farklı bir biçimde sunmaları ne Müslüman ne de Hıristiyan dünyası için büyük bir sorundur; çünkü zaten pek çok konuda görüş ayrılığı varken bunlara bir yenisi daha eklenmiştir. Ancak Kur’an’a inananlar için asıl büyük sorun yukarıda alıntıladığımız iki Kur’an ayeti bir arada okunduğunda ve “İmran kızı, Harun’un kız kardeşi Meryem” tanımlamasına ulaşıldığında başlar. Bunun sebebi de Yahudiliğin kutsal metinlerinde İmran’ın kızı ve Harun’un kızkardeşi başka bir Meryem’in bulunuyor olmasıdır! Eski Ahit’teki verilere göre İmran (İbranice’de Amram) Musa, Harun ve Meryem’in (İbranice’de Miriam) babasıdır (1. Tarihler 6:3). İşte bazı İslam ve Kur’an eleştirmenleri, Musa’nın kız kardeşi Meryem ile ondan 1000 küsur sene sonra yaşamış olan İsa’nın annesi Meryem hakkında Kur’an’da yazılı olan veriler arasındaki bu büyük benzerlikten (daha doğrusu benzerlik değil de özdeşlik söz konusudur) yola çıkarak Kur’an’ı yazan kişilerin iki farklı Meryem’i tek bir şahısmış gibi algılayıp çok belirgin bir tarihsel hataya imza attıklarını ileri sürerler.

Tahmin edileceği üzere, gerek Müslüman ilahiyatçılar gerekse bazı ateşli Kur’an savunucusu Müslümanlar bu ağır suçlama karşısında sessiz kalmamışlar ve İslam’ın kutsal metninin hatalı ve güvenilmez olduğu iddialarını çürütmeye çalışmışlardır. Farklı süreçlerden geçen ve her defasında biraz daha gelişme gösteren savunma argümanlarından ilkine göre Kur’an’daki Meryem ile Eski Ahit’teki Meryem’in aileleri hakkındaki verilerin şok edici özdeşliği basit bir tesadüfün ürünüdür! Başka bir deyişle, bazı Kur’an yorumcularına göre farklı zaman dilimlerinde yaşamış iki adaş kadının – üstelik ilahiyat açısından aralarında hiçbir bağ bulunmayan iki kadının – hem babalarının hem de erkek kardeşlerinin isimlerinin aynı olması son derece normal karşılanması gereken bir durumdur (!).Oysa bir mucizeyi çağrıştıran bu özdeşlik niteliğindeki benzerliğin tesadüf olarak değerlendirilmesi pek mümkün değildir; zira Kur’an’da Musa’nın kız kardeşinin adı verilmediği gibi, iki farklı Meryem’den ve bunlar arasındaki benzerlikten de söz edilmez. Kısacası, Musa’nın kız kardeşi ile İsa’nın annesi arasında herhangi bir rastlantısal benzerlik olduğu iddiası Kur’an tarafından en baştan reddedilmektedir. Bazı İslamcı ilahiyatçılara göre ise bu benzerlikler kasıtlı olarak vurgulanmıştır; ancak bu teoriyi ileri süren yorumcular iki farklı Meryem’in Kur’an’da niye aynı kişiymiş gibi gösterilmiş olduğu sorusuna tatmin edici bir yanıt veremezler; ayrıca iki Meryem’in ilahi bilgelik uyarınca ve kasıtlı olarak tek bir kişiye indirgendiğini kanıtlayan veya destekleyen bir Kur’an ayeti bulmak da imkansızdır.

“Tesadüf teorisi” ve esasında ondan türemiş olan “sembolik benzeştirme teorisi”nin Kur’an’daki tarihsel hata savlarını ve eleştirilerini reddetmekte yetersiz kaldığını gören bazı yorumcular ise İsa’nın annesi Meryem’in, İmran’ın kızı olarak tanıtılmasından yola çıkarak farklı bir okuma geliştirmeyi başarmışlardır ve bu alternatif okuma uyarınca İmran’ın babalığı harfiyen değil de sembolik olarak yorumlanmaktadır. “Sembolik babalık” olarak nitelendirilebilecek bu yeni teoriye göre Kur’an’daki Meryem, Musa’nın soyundan gelen bir İbrani’dir; dolayısıyla İmran da Meryem’in atası, yani Onun bağlı bulunduğu soyun babasıdır. “Baba” kelimesinin daha kapsayıcı ölçüde “ata” kelimesi yerine de kullanıldığı gerçeğinden destek alan bu yorumcular sonuçta İmran’ın Meryem’in fiziksel babası değil de sadece atası olduğunu savunurlar.

Hemen belirtelim, bu “sembolizm” teorisi Kur’an’ı aklamış gibi gözüktüğü için bazıları tarafından hala savunulsa bile, İsa’nın annesi Meryem’in doğumunu anlatan Kur’an cümleleriyle açıkça çelişmektedir. Kuran’ın üçüncü suresi olan Al-i İmran Suresi’nin 33-34. ayetlerinde İmran’ın büyük bir soyun babası (atası) olduğu vurgulanmaktadır:

Şüphesiz, Allah, Adem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Al-i İmran 33-34)

Bu ayetlerden iki ayet sonra İmran’ın karısının hamileliğinden bahsedilmekte ve doğan kız çocuğuna “Meryem” isminin verildiği söylenmektedir:

Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti. Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilir “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.” (Al-i İmran 35-36)

Bu cümlelerden açıkça anlaşılacağı gibi, Kur’an’a göre Meryem, İmran’ın karısından doğmuştur; yani İmran’ın babalığını sırf Kur’an’ı eleştirenlerin savlarını çürütebilmek için harfiyen değil de mecazi olarak yorumlamak Kur’an’a aykırıdır.

Bu teorinin de Kur’an’ı eleştirilerden koruyamadığını gören bazı çevreler ise bu sefer yöntemde köklü bir değişikliğe giderek, İmran merkezli alternatif okumalar yerine, Harun merkezli okumalar geliştirmeyi tercih etmişlerdir. Bu yeni teorilerden pek yaygın olmayanına göre Kur’an’ın 19. Suresi’nde Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” diye hitap eden kişiler, aslında Musa’nın kardeşi Harun’u değil de başka bir Harun’u kastetmişlerdir! İsmail Hakkı İzmirli’nin bir dönemler çok tutulan meal çalışmasında söz konusu ayete dipnot düşülerek bu ifadenin “Harun adındaki kötü bir adamın kız kardeşi, yani fahişe” veya “Harun adındaki doğru bir adamın kız kardeşi” anlamına geldiği iddia edilir (s. 308).4 Daha detaylı olarak açıklamak gerekirse, bu “farklı Harun” teorisine göre Meryem’in İsa’yı doğurduğunu gören Yahudiler, Meryem ile kötü bir nam sahibi Harun isimli kişi arasında akrabalık bağı kurarak Meryem’in iffetsizliğini dolaylı olarak dile getirmek istemişlerdir. Bu teorinin zıt uçta bulunan ikinci versiyonuna göre ise Harun aslında herkes tarafından iyi nam sahibi biri olarak tanınmaktadır ve İsa’nın doğumuna kadar Meryem de pek çok İbrani kadın gibi Harun’un akrabası olan iffetli bir İbrani olarak görülmüştür.

Bir birine tamamen zıt iki seçeneği bulunan bu farklı Harun teorisinin çok da güçlü bir savunma argümanı olmadığı açıktır; zira ayette adı geçen Harun’un, Musa’nın erkek kardeşi Harun ile aynı kişi olmadığını kanıtlamak imkansız gözükmektedir. Kaldı ki, Meryem’in döneminde yaşadığı varsayılan Harun’un dürüstlük veya ahlaksızlık timsali olduğunu bilmek de mümkün değildir. Hepsinden önemlisi, iffetsizlik suçlaması için bir kadının meçhul Harun’un kız kardeşi olarak tanıtılması Yahudi kültüründe bulunmayan bir uygulama olup tamamen varsayımlara dayanmaktadır. Gerçekten de, Yahudi kültüründe ne Musa’nın kardeşi Harun’a ne de başka bir Harun’a kadınların namuslu olup olmadıklarını dolaylı biçimde belirtme görevi yüklenmiştir.

Başvurulan bu yeni yorumların da tarihsel hata suçlamasıyla karşı karşıya bulunan Kur’an’ı aklamakta yetersiz kaldığını gören bazı çevreler ise son bir çaba ile yeni bir teori geliştirmişlerdir. Diğer tüm teorilerden daha etkileyici olduğu görülen bu yeni teoriye göre Kur’an’ın üçüncü suresinde açıkça belirtildiği için İmran’ın fiziksel babalığı gerçektir ve bu yüzden sembolik olarak yorumlanamaz; ancak bu İmran ile Musa peygamberin babası İmran farklı kişilerdir. Hata eleştirilerine yanıt vermek için yeniden yorumlanması gereken ayet ise Meryem’i Harun’un kız kardeşi olarak tanımlayan 19. Sure’nin 28. ayetidir. Bu yeni teori doğrultusunda bu ayet harfiyen değil de sembolik olarak yorumlanmakta ve “kız kardeş” kelimesiyle aslında Meryem’in Harun soyundan geldiğinin anlatılmaya çalışıldığı ileri sürülmektedir. Daha detaylı olarak incelenirse, İsa’nın annesi Meryem, Harun’un soyundan gelen ve Kur’an’da peygamber olarak nitelenen Zekeriya’nın ve Onun karısının akrabasıdır. Bu sayede Meryem’in Harun’un soyundan geldiği anlaşılmaktadır ve işte akrabalık ifade eden “kız kardeş” kelimesi esasında Harun’un atalığına gönderme yapmaktadır.

Kulağa ne kadar mantıklı ve hatta inandırıcı gelirse gelsin, bu okumanın da diğer okumalar gibi eksik ve hatalı tarafları vardır. Her şeyden önce, Meryem’in Harun’un soyundan geldiği bilgisi kesinlikle Kuran kaynaklı değildir(!). Dahası, Kur’an’da Meryem ile Zekeriya ya da onun karısı arasında akrabalık bağı bulunduğunu söyleyen veya ima eden tek bir ayet yoktur. Gerçi Zekeriya’nın Meryem’i korumakla görevlendirildiği Kuran’da yazılıdır (3:37); ama bu ayetlerde akrabalığa atıfta bulunulmamaktadır. Üstelik Zekeriya’nın Meryem’i tanıdığını anlatan Kur’an ayetleri Medine dönemine aittir ve Meryem’in Harun’un kız kardeşi olduğunu iddia eden ayetin yer aldığı Mekke dönemine ait 19. sureye göre Zekeriya ile Meryem bir birlerini tanımamaktadırlar. Meryem’in Zekeriya’nın karısı ile akraba olup Harun soyundan geldiği bilgisi ise son derece gizemli bir şekilde İncil’den alınmıştır.5 Bazı Müslümanlar kendi bilecekleri nedenlerden dolayı, Hıristiyanların eleştirilerine yanıt vermek ve Kur’an’ı savunmak için “tahrif” olduğuna inandıkları ve güvenilmez buldukları Hıristiyan kutsal metinlerinden medet ummuşlardır. Tüm bu çabalara rağmen Kur’an’ın tarihsel hata suçlamalarından aklanamayacağı ortadadır; çünkü Meryem’in Harun soyundan geldiğinin Kur’an tarafından bilindiğini ama her ne hikmetse söylenmediğini varsaymak onun Harun’un kız kardeşi olarak çağrılmasına mantıklı bir neden oluşturmaz. Hepsinden önemlisi, Yahudi kültürüne göre Meryem’e sembolik anlamda bile ancak Harun’un kızı denilebilir; çünkü Meryem’den 1000 küsur yıl önce yaşamış olan Harun, onun atası/babasıdır, erkek kardeşi değil!6

19. Sure’nin 28. ayetini okuyup Yahudi kavmi ile Meryem arasında geçen diyalogun gerçek bağlamını bilmek, Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” diyen Kur’an’ın bu ifade ile gerçekten neyi kastettiğini kavrayabilmek için zorunludur:

Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem 27-28)

Bu ayetlere göre, Meryem’in kavmindeki bazı kişiler Onu iffetsizlikle suçlarken anne ve babası hakkında olumlu tanıklıkta bulunmakta ama Meryem’in babasının adını kullanmamaktadırlar. Bunun sebebi ise Meryem’in erkek kardeşinin adını söylemeleri ve Harun ismi aracılığıyla Meryem’in öz anne-babasını tanımlamayı tercih etmeleridir. Ayette “İmran” adının bulunmaması basit bir tesadüf değildir; çünkü Meryem’in öz kardeşi Harun’un anne ve babasının kim olduğu bilinmektedir. Harun ismini kullanan Kur’an, İmran ismini kullanmayı gereksiz görmüştür. Kur’an’daki bu bağlam kardeşlik bağının evlatlık bağını anlatmada araç olarak kullanılabileceği yolundaki görüşü desteklemesi gereği Meryem ile Harun’un öz kardeş olduklarına işaret etmektedir. Meryem’in, Harun’un kız kardeşi olduğu iddiasının sembolik olarak yorumlanması gerektiği yolundaki görüş ayette yakın akrabalık belirten kelimeler (kardeş-baba-anne) arasındaki belirgin bağlantıyı görmezden geldiği için hatalıdır. Başka bir deyişle, Meryem’e Harun’un kız kardeşi denmesinden hemen sonra Meryem’in öz anne ve babasından bahsedilmesi Meryem ile Harun arasındaki kardeşlik bağının da fiziksel olarak değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Bazı kişiler akılcı bir soru sorarak Kur’an’da Meryem’in neden sadece Harun’un kız kardeşi olarak tanımlandığını ve Musa’nın kız kardeşi olarak tanımlanmadığını öğrenmek isteyebilirler. Bu sorunun yanıtı öncelikle bir kişinin tanımlanmasında tüm kardeşlerin isminden yararlanılmasının gereksizliğidir. Birden fazla kardeşi olan bir kişinin isminin, bu kardeşlerden sadece bir tanesinin ismiyle bağlantılı olarak anılması hiçbir sorun yaratmaz. Üstelik Eski Ahit’teki Meryem’in Musa yerine Harun’un kız kardeşi olarak tanıtılmasında başka kültürel ya da teolojik gerekçelerin etkisi söz konusudur. Meryem, öncelikli olarak Harun’un kız kardeşidir; çünkü Harun, Musa’dan yaşça büyüktür. Dahası, Eski Ahit’te yer alan anlatımlara göre Meryem ve Harun bir keresinde Musa’ya karşı birlikte hareket etmişler ve onu eleştirmişlerdir (Sayılar 12:1).

Son olarak vurgulanması gereken konu, Kur’an yazarlarının İsa’nın annesi Meryem’i “Harun’un kız kardeşi” olarak tanımlarken Eski Ahit’teki bir ayetten yararlanmış olma ihtimallerinin yüksekliğidir. Gerçekten, Eski Ahit’in Çıkış kitabının 15. bölümünün 20 ayetinde İmran kızı olan Meryem “Harun’un kız kardeşi” olarak tanıtılmaktadır. Bunu duyan yazarlar çok büyük olasılıkla bu Meryem’in aslında İsa’nın annesi olduğu zannetmişler ve büyük bir tarihsel yanılgıya düşmüşlerdir. Bu yanılgıda Eski Ahit’teki Meryem’in ilgili ayette “peygamber” olarak tanıtılması da etkin olmuştur. Kadın peygamber olamayacağını iddia eden Kur’an yazarları, İsa’nın annesi Meryem ile ilgili bazı sözlü öğretilerin etkisiyle yine de peygamber olarak nitelendirilen bu Meryem’in İsa’nın annesinden başka bir Meryem olamayacağı çıkarımına ulaşmışlardır.

Sonuçta, İslamcı yazarların tüm çabalarına ve farklı teorilerine rağmen Kur’an’daki bilgiler Meryem’in kendisinden 1000 yıldan fazla süre önce yaşamış Meryem ile aynı kişi olduğu yolundaki hatalı öğretiyi destekler niteliktedir.7


Dipnotlar

1 Bu makale Masud Masihiyyen isimli yazarın Kur’an’ın 19. Sure’si hakkında yazdığı yazının bazı bölümlerinin Türkçe çevirisidir.

2 Bu yazıların en tanınmış olanları “Sahte Matta” ve “Yakup’a Göre Çocukluk İncili” isimlerini taşır.

3 Bu makaledeki tüm Kur’an referansları Diyanet İşleri Başkanlığının web sitesindeki mealden alınmıştır. (*)

4 İsmail Hakkı İzmirli Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı, İstanbul 1977.

5 Luka İncilinde Meryem’in Zekeriya’nın karısı Elizabet ile akraba olduğu yazılıdır (1:36).

6 Bu kullanıma paralel olarak, İncil'de Elizabet, "Harun'un kızı" olarak tanımlanmaktadır (Luka 1:5). Aynı şekilde Kur'an, Ata Yakup (İsrail) soyundan gelenleri, "İsrail oğulları" olarak tanımlar (örneğin, Sure 2:40, 2:83), "İsrail'in kardeşleri" olarak değil!

7 Bazı ilahiyatçılar, Kur'an'da, Musa ile İsa dönemleri arasında uzun zaman geçtiğine işaret eden ayetler bulunduğunu söylemekte ve hata iddiasını kabul etmemektedirler. Oysa, bu iki kişi arasındaki tarihsel uçurumun farkında olunması, Musa dönemindeki Meryem'e ait tanımlamaların yanlışlıkla İsa'nın annesi Meryem'e atfedildiği ve böylece ilk Meryem'in ikinci Meryem'e asimile edildiği gerçeğini değiştirmez.