Hangi Hristiyanlık: Oslo Katliamı ve Cihad!

Son günlerde Norveç'te olan olayları herbirimiz internet, Televizyon ve Radyodan takip etmiş ve izlemişizdir. Maalesef Oslo'da insanlık dışı bir katliam gerçekleşti. Bu katliamda 100'e yakın kişi Anders Behring Breivik adlı kişi tarafından hunharca katledildi. Ben ve benim çevremdeki Hristiyan arkadaşlarım bu haber sonrasında yüreğimizde derin ve büyük bir acı hissettik. Ayrıca eminim ülkemizde yaşayan Hristiyanlar da bu olay sonrasında büyük üzüntü duymuşlardır. Katledilmiş insanların aileleri için  Tanrı'ya dua ediyoruz ki bu ailelerin acılarını dindirsin ve onları teselli etsin.
Bu olay sonrasında dikkatimi çeken hadise ise bu kişi hakkında televizyonlarda ve internet haberlerinde bilgi verilirken ya da kişilik tahlili yapılırken verilen bilgiler arasında aşırı muhafazakar ve Hristiyan olması gibi ayrıntılarada yer verilmesiydi. Evet bu kişiye, yaptıklarına ve internette yazdıklarına baktığımızda kin, nefret, kana susamış  ya da ırkçı birisi olduğunu görebiliriz ama Hristiyan kimliği nerede? Böyle bir kişiye Hristiyan diyebilir miyiz?
Hayır! Ben uzun yıllardan beri Hristiyanım ama hiçbir zaman İncil'de vurun, öldürün vb.. şeyler görmedim. Acaba ben mi yanlış okuyorum İncil'i yoksa insanlar mı anlamak istedikleri gibi algılıyorlar ayetleri? Şunu vurgulamak ve altını çizmek istiyorum. İsa Mesih kin, nefret, savaşlar vs.. getirmedi. Onun dünya'ya getirdiği şey sevgiydi: Tanrısal Sevgi! O insanlara Tanrı gibi sevmeyi öğretti. İsa Mesih sadece sizi sevenleri sevin de demedi. O dediki: "'Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin' dendiğini duydunuz.  Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin'' (Matta 5:43-44) dedi.


Aynı zamanda Luka'da ''Sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin'' diyor. Bu ne kadar büyük ve inanılmaz bir sevgi ölçütüdür. Elçi Pavlus'ta Mesih'in Tanrısal sevgisinden bahsederken şunları diyor: ''Öyle ki, Tanrı'nın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih'in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin.''Aynı zamanda Eski Antlaşma'da Egemen Rab diyor ki: ''Ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Egemen RAB böyle diyor.'' (Hezekiel 18:23)


Tarih boyunca Hristiyan kimliği ile kendini tanıtmış birçok kişi Hristiyanlığın öğrettikleri ile hiç uyuşmayan ve İncil'in onaylamadığı bir çok olay gerçekleştirmiştir. Genellikle Hristiyan olmayan kişiler ya da inançlar bu olayları kullanarak Hristiyanlığın barış ya da sevgi inancı olmadığını göstermeye çalışırlar. Örnek olarak da Haçlı Seferleri, Engizüsyon mahkemeleri vs.. gibi olayları gösterirler. Yalnızca unutulan bir nokta vardır. Bu olayların hiçbirinin İncilsel bir temeli yoktur. Aynı zamanda bu olaylar Hristiyanlığın Barış ve Sevgi olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü değişen şey insan duyguları, hırsları ve arzularıdır. Fakat Tanrı ve onun sözleri olan Kutsal Kitap değişmezdir. İncil diyor ki: Sevmeyen kişi Tanrı'yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir (1.Yuhanna 4:8).

Bazı kişiler İsa'nın bazı sözlerine öyle takılırlar ki İsa Mesih'in metinde ne anlatmak istediğini kaçırırlar. Örneğin, İsa Matta 10:34 de der ki: "Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Müslüman arkadaşlar bu ayeti çok kullanırlar ve İsa Mesihin de cihad getirdiğini iddia ederler. Halbuki İsa Mesih'in öğrencilerine ne dediğini baştan sona okusalar konuyu net olarak anlayacaklar ama amaç kendi doğrularını empoze etme olduğu için anlamak istedikleri gibi anlarlar. İsa Mesih'in sözylediklerine baktığımızda 10. bölüm 21-23 ayet diyor ki: Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babaya başkaldırıp onları öldürtecek. Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Bir kentte size zulmettikleri zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu gelinceye dek İsrail'in bütün kentlerini dolaşmış olmayacaksınız.'' Bu ayetleri incelediğimizde İsa öğrencilerine zulüm gördüğünüzde sizde karşılık verin ya da öldürün demiyor ama bu zulümlere dayanın, bir kentte size işkence ettiklerinde diğerine kaçın diyor. Aynı zamanda en önemlisi kardeş kardeşi, baba çocuğunu teslim edecek diyor. Bir kişi İsa Mesih'i Rabbi ve kurtarıcısı olarak kabul ettiğinde genelde çevresi tarafından dışlanır ya da en önemlisi ailesi onu reddedilir ki ülkemizde de böyle değil mi? Nice kişiler var ki Hristiyan olmalarından sonra aileleri tarafından kapı dışarı edilen ya da ölüm tehdidi alan. İsa Mesih ben kılıç getirmeye geldim derken tam olarak da bunu kastediyordu. Ayrıca 34. Ayetin hemen devamına baktığımızda böyle düşünmekte ne kadar haklı olduğumuzu görürürz. 35-36. ayetlerde de İsa der ki: ''Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.'' Buradan da anlayacağımız gibi kılıç bir cihad hareketinin göstergesi değil ama kişinin ailesi ve çevresi ile arasındaki ayrılığı göstermektedir.

Bunun yanında İsa'nın İncildeki sözlerine inanmayan ama ne hikmetse kullanmayı çok seven müslüman arkadaşlar İsa'nın şu sözlerinide savunmalarında kullanmayı severler. Luka 22:36 da İsa: ''O da onlara, "Şimdi ise kesesi olan da, torbası olan da yanına alsın" dedi. "Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın'' der. Çoğu müslüman bu sözlerin bir cihad hareketini gösterdiğine işaret eder. Ama Ayetin devamına bakma gereği bile duymaz. Bu konuşmanın ana konusu İsa Mesih'in, ölümünü önceden haber vermesi ile ilgilidir ki İsa ayetin öncesinde Simon Petrus'a kendisini horoz ötmeden önce üç kez inkar edeceğini bildiriyordur. Ayetin devamında ise kendisi ile ilgili olan peygamberlik sözünün yerine gelmesinin gerektiğinden bahsediyordur. İsa'nın öğrencilerine göstermek istediği şey kendisinin dünyaya geliş amacının ne olduğunu onlara göstermekti. Çünkü öğrencileri hala İsa'ya kendilerini Roma'nın egemenliğinde çıkaracak siyasal bir Mesih gözüyle bakıyorlardı. Ama Tanrının arzusu daha genişti. Sadece İsraile belli bir süre için Roma'nın egemenliğinden kurtarmak değildi. Çünkü zaten Tarih boyunca Tanrı YHWH'nin İsral'i sürekli olarak böyle durumlardan kurtardığını ama İsrail halkının devamında sürekli Tanrıya sırt çevirdiğini ve ondan  uzaklaşmayı seçtiğini görüyoruz. Fakat Tanrı'nın ilk günahtan sonraki asıl hedefi tüm dünyayı kurtarmaktı( Yuhanna 3:16). Peki neyden kurtaracaktı? Roma ya da başka Krallıkların, İmparatorlukların egemenliklerinden mi? Hayır! Çünkü İsa dedi ki:  İsa, "Benim krallığım bu dünyadan değildir" diye karşılık verdi. "Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, Yahudi yetkililere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir." Fakat İnsanlığın ''Günaha'' olan tutsaklığından kurtulması gerekiyordu. Ayrıca bu sefer İnsanlığı tümüyle değiştirerekti çünkü Tanrı Eski Antlaşmada Hezekiel bölümünde bir kaç defa üstüne basa basa tekrarlayarak diyor ki: ''Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim.'' Tanrı bu sefer Oğlu İsa Mesih'in kefareti aracılığı ile insanlara önceden vaat ettiği ve Tanrı gibi kutsal olma konusunda onlara yardımcı olacak olan Kutsal Ruh'u verecekti. Böylelikle Tanrı YHWH insanı temelli olarak günah batağından kurtarıp onu ruhsal ve özsel olarak değişitirebilecekti.


Kısacası, Hristiyanlığın kendisi sevgi ve barıştır. Çünkü Tanrı'nın oğlu İsa Mesih Bizi ( yani insanlığı ) Baba Tanrı ile barıştırmak için dünyamıza geldi. Onun ölümü ve diriliş sayesinde Adem ve Havva'nın yapmış oldukları itaatsizlik yüzünden kaybetmiş olduğumuz hakları bize tekrar sunmak için geldi ki onu yaşamlarımıza kabul ettiğimizde Tanrı'nın çocukları olup sonsuz yaşama sahip olabilelim. 1


Dipnotlar

1 Yazarı: Yeremya